29 Haziran 2012 Cuma

Bebeğinizin Tatil Valizi



              Bebeğinizin Tatil Valizi

     Tatil mevsimi geldi. Belki de tatile çıktınız bile. Ama henüz tatile çıkmayanlar için bebeğinizin valizine koyulacak eşyaların listesini vermek istedim. Elbette çoğunu zaten biliyorsunuz. Zaten anneler nereye giderse gitsin ufak bir valizle dışarıya çıkmak zorunda kalıyor. Listeye bir göz atarsanız belki gözünüzden kaçan bir detay farkedersiniz. Bütün annelere mutlu tatiller.
1. Bol miktarda bebek bezi: Valizin yarısını kaplayacak ama mecburen:)
2. 50+ faktör güneş kremi: Bebeklerin cildi çok hassas olduğu için güneşte sürekli krem sürmek gerekir. Bazı uzmanlar önermiyor ama ben şahsen kulaklarına kadar sürüyorum, çok beyaz tenli olduğu için.
3. Deniz için özel bebe bezi: Bu bezler su çekmediği için kullanışlı. Zaten tek bir marka var. Onu da büyük marketlerde bulabilirsiniz.
4. Ateş düşürücü : Tatilde hasta olabilir. Hemen müdahale etmeniz gerekebilir. Ateş düşürücü şurup ve fitil bulundurmanızı öneriririm.
5. Sinek ve böcek sokmalarına karşı krem: Doktorunuza danışabilirsiniz. İsim vermek doğru olmaz. Yanınızda kolonya da bulundurun. "Ne alaka" diyebilirsiniz ama sinek ısırıklarında hemen sürerseniz şişmesini ve kaşıntıyı önlüyor. Hem de dezenfektan vazifesi görüyor.
6. Geniş kenarlıklı bir şapka: Başına güneş geçmesin.
7. Deniz aksesuarları: Bebeğinizin keyifli vakit geçirmesi için kova-kürek seti,şişme simit-kolluk,şişme ufak havuz işinize yarayabilir.
8. Penye hırka,battaniye: Klimalar çarpabilir.
9. Kavanoz maması: 6-18 ay arası gerekebilir. Sıcaklarda yemekler çabuk bozuluyor ne yazık ki. Otelde kalıyorsanız yemekler ne derece güvenilir,tartışılır.Tatillerde kurtarıcı olabilir.
10. Şampuan,pişik kremi ve yanık kremi.
11. Bebeğiniz için kaşık,kase,bol miktarda önlük.
      Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Eklemek istedikleriniz varsa seve seve paylaşırım.

26 Haziran 2012 Salı

1-3 Yaş: Ne Bebek Ne Çocuk




  Minik bebeklerimiz büyümeye başladı. Bu dönemde bebeklikten çıkmaya ve çocukluk çağına girmeye başlıyorlar. Ancak ne artık küçük bir bebek ne de çocuklar. Bu döneme çoğu uzman "ilk ergenlik" adını veriyor.
   Böyle söylenmesinin bir nedeni var elbette. Bebeklerimiz bu dönem büyüme sancıları yaşıyor. Gaz dönemi,diş dönemi derken bebeklerimiz yeni bir sancılı döneme daha giriyor. Bu  dönemi en az sorunla atlatmak için yapabileceğimiz bir kaç şey var.
1. Bebeğinizi anlamaya çalışın: Bu dönemde en çok anlayışınıza ihtiyaç duyuyorlar. Sinirlendiğinde ya da yaramazlık yaptığında bunu neden yaptığını anlamaya çalışın. Ona yol gösterin.
2. Öğrenme ve keşfetme isteğini baltalamayın: Bu dönemde minik beyinleri sünger gibi ve öğreteceğimiz her türlü bilgiyi çok çabuk kapıyorlar. Neye ilgili olduğunu, yeteneklerini bebeğinizi izleyerek kolayca anlayabilir,onu yönlendirebilirsiniz.
3. Ona ana dilini öğretin: Elbette kendileri de siz öğretmeseniz de öğrenebilirler. Ancak ufak yardımlarla bu süreci hızlandırabilirsiniz. Örneğin ona kitap sevgisini aşıılayın. Her gün bir kitap okuyun. Uzmanlar her seferinde değişik bir kitap yerine aylarca aynı kitabı okumanızı tavsiye ediyor. Bunun nedeni bebeklerin aşina oldukları şeylere daha fazla ilgi göstermesi ve dikkatlerini daha kolay toplamaları.
4. Beraber oyun oynayın: Çocuklar biz farketmesek de rutin işlerimizi yaparken çok sıkılıyor, etrafı karıştırıp hırçınlık yaparak bizden aslında bir nevi intikam alıyorlar. Çocuğunuzla kendinize oyun saatleri ayırın. Oyuncaklarıyla birlikte oynayın. Legolardan bloklar yapın. ne oynarsanız oynayın ama o an vaktinizi sadece ona ayırın.
5.Bebeğiniz sizin aynanızdır, unutmayın: Bebekler bu dönemde anne babalarını taklit ederek öğrenmeye çalışır. Çekmeceyi açarsınız, o da açar. Telefonla konuşursunuz, o da kulağına götürür.Bağırırsınız, o da bağırır. Bir yaramazlık yaptığı zaman bağırmanız onu yolundan alıkoymaz. Belki bir süre işe yarar ancak eninde sonunda duvara toslarsınız. Siz bağırdığınız da ne söylediği anlaşılmasa da o da size bağırır. yamasını istemediğiniz şeyler için bir iki basit kelime belirleyin ve her seferinde onları kullanın. Zamanla sizi anlayacaktır. Uzun açıklamalar yapmak kafasını karıştırmaktan başka işe yaramaz. Sert bir yüz ifadesiyle; hayır ya da yapma diyebilirsiniz.
6. Bebeğinizi teknolojiden uzak tutun: Bu çağda ne kadar mümkün tartışılabilir. Ancak 2 3 yaşında elinde anne babasının cep telefonu, tabletleriyle dolaşan bebekler tüylerimi ürpertiyor. Teknolojiyle erken tanışması onu daha zeki yapmaz ya da daha bilgili. Aksine, öğrenmeye en açık olduğu çağda gelişimine ciddi hasarlar verir. Teknolojiyle erken yaşlarda tanışan çocuklarda gözlenen sıkıntılar dikkat eksikliği, asosyallik, öğrenmeye kapalı olma ve dış dünyadan kopukluk. Bu teknolojinin çocuğunuza verdiği hasarlardan sadece birkaçı. Yakın çevremde bu durumda olan çok fazla çocuk var. Çocuk elindeki bilgisayardan, telefondan başını kaldırıp etrafına bakmıyor bile. Ne yaşıtlarına ne deçevresine ilgi gösteriyor. Bu durum da asosyal bir kuşak yarattıyor maalesef. dostluk,arkadaşlık,oyunlar ve sohbetlerden bihaber büyüyorlar.
7. Bir oyun grubuna katılın: Erken diye düşünmeyin, bebeğinizin arkadaş edinmesini sağlayın. Eğer yaşıtı kardeşleri,kuzenleri varsa şanslısınız. Ama eğer yoksa diğer bebeklerle taşışabileceği ortamlar yaratın. Yaşıtlarıyla oynaması onun sosyalleşmesi, en önemlisi de paylaşmayı öğrenmesi için çok yararlı olacaktır.
8. Hayvan sevgisini aşılayın: Erken yaşta hayvanlarla tanışmasını sağlayın. Çevresindeki bütün hayvanları sevmesini,saygı göstermesini sağlayın. Onu küçük yaşta hayvanlardan uzak tutmak,dokunmasını,sevmesini engellemek ve korkutmak çocuğunuzun diğer canlılara karşı sevgi göstermesini engeller, fobiye neden olur. Hayvanlar çocuğunuza hastalık bulaştırmaz,zarar vermez. Hayvanlar çocuğunuzun zararsız ve korkusuz olduğunu hisseder. Çocuğunuzu bu muhteşem dostluktan mahrum bırakmayın.
9. Bol bol sarılın: Çocuğunuza sevginizi göstermeyi,onu sevdiğinizi söylemeyi unutmayın. Böylece kendine güvenen,sevgi dolu bi çocuk yetiştireceksiniz.
10. Size bağımlı değil bağlı olsun. Bağımlılık çocuğunuzun çevresiyle ilişkisini baltalar. Hem sizin için hem dee çocuğunuz için sorunlara neden olur. Elbette bu çağda siize düşkün olması normal ancak bunun da sınırları olmalı. ara sıra güvendiğiniz bir yakınınıza emanet edip sizsiz vakit geçirmesi hem onun için hem sizin için yararlı. Çalışan bir anneyseniz onunla olduğunuz saatleri verimli değerlendirerek bu sorunu zamanla ve sabırla aşabilirsiniz.
   Bütün annelere yumurcaklarıyla beraber mutlu günler:)

21 Haziran 2012 Perşembe

İştahsız Bebek Kabusu

   İştahsız bebek anneleri yemek saatlerinin nasıl bir kabusa dönüşebileceğini iyi bilir. Yemek yemeyen bebekler annelerinin kaygılarını çoğaltır. zayıf düşmesinden,hasta olmasından,gelişimlerinin aksamasından korkarız. Korkarız diyorum çünkü benim kızım Nefes'de iştahsız bir bebek ne yazık ki.
    Nefes doğduğu günden beri bütün çabalarıma rağmen hiç emmek istemedi. İki gün aç kaldı yine de inadı kırılmadı. Bu nedenle sütüm hiç çoğalmadı ve erkenden kesildi. Dört aylıkken doktorumuzun önerisiyle ek gıdalara başladık. İlk başlarda ek gıdalarla arası iyiydi. Muhallebi ve yoğurt çok severek yerdi. Ancak 6 aylıkken iştahı iyice azaldı. 2 kilo 800 gram doğan kızım 17 aylık ve sadece 10 kilo.
    Bunları anlatmamın sebebi benim gibi iştahsız çocuk annelerinin yalnız olmadıklarını ve bu durumu biraz olsun iyileştirmeye çalışmaktan hiç vazgeçmemelerini hissettirmek. Bu konuda naçizane bir kaç önerim olacak.
    Öncelikle;
1. Çocuğunuzu başka çocuklarla kıyaslamayın:
     Biliyorum bu söylediğim oldukça zor. Hele çevrenizde iştahlı,tombik bebekler varsa ama önemli olan kof kilo değil sağlıktır, unutmayın.
2. Mama sandalyesine alıştırın:
     Ne yapın edin, ek gıdaya geçtiği andan itibaren bütün öğünlerini mama sandalyesinde yedirin ve yemeklerin masa başında yendiğini ona öğretin. Eğer baştan alıştırmazsanız ne yazık ki yürümeye başladığında yemek yedirmek sizin için imkansız hale gelecektir. Üstelik peşinden koşturarak yemek yedirmeniz ileride sofra adabını öğrenmesini baltalayacaktır. Etrafın batması da cabası.
3. Eleştirilere kulak tıkayın:
     Bu belki de en zoru çünkü insanlar erafındakileri eleştirmeye bayılır ve karşısındakinin ne kadar kırılacağını da umursamaz. Ben de bu konudaki eleştirilere çok sinirleniyorum. İştahsız çocuk sahibiyseniz genelde suçu hep sizde ararlar. "Baştan herşeyden verseydin böyle olmazdı. Bak ben herşeyi tattırdım nasıl da iştahlı. Şunu denedin mi? Bundan verdin mi? Hiç boş bırakma sürekli birşeyler yedir" gibi. Söylenenleri boşverin,doktorunuzun ve iç sesinizin talimatlarına uyun. İştahsızlık nedenleri arasında kansızlık ya da başka bir rahatsızlık yatabilir ya da ilk ek gıda döneminde bir takım hatalar yapmış olabilirz ancak çoğunlukla iştahsızlık tamamen çocuğun huyuyla ilgili bir şeydir ne yazık ki.
4. Yeni  tarifler denemekten bıkmayın:
     Sürekli yeni şeyler deneyin. Yeni çorbalar,köfteler,krepler. Ayına uygun olarak değişik tarifler denemekten bıkmayın. İlla ki sevdiği birşeyler çıkacaktır. Eğer istek olursa ileride kendi kızıma yaptığım besleyici tarifleri paylaşabilirim.
5. Televizyon karşısında yedirmeyin:
     Başka türlü yemiyor demeyin. Bu benim de hatalarımdan biriydi ve başka türlü yemeyeceğini sanıyordum ama zamanla alışıyor korkmayın. Tv karşısında yiyen çocuk ne yediğini ne sevdiğini bile farkına varmıyor çoğunlukla. Ayrıca dikkat eksikliğine yol açıyor.
6. Hazır mamalardan uzak durun:
    İştahlı çocuklara hazır mama vermek belki sorun olmaz ancak zaten yemek seçen,iştahsız zayıf çocukların iştahını daha da baltalıyor hazır gıdalar. Başka bir şey yemiyo, sevmiyor diye düşünmeyin. İlla ki alışacaktır. Bir kavanoz hazır gıda yiyeceğine sizin evde hazırladığınız yemekten yarım kavanoz yemesi onun için daha yararlı olacaktır unutmayın. Buna küp yoğurtlar,peynirler de dahil.
7. Ne kadar yediği değil ne yediği önemli:
     Bu da az önceki maddeyle yakından ilgili. Sizin evde taze meyveler ve yoğurtla hazırlayacağınız mamalar, bol sebzeli proteinli çorbalar kısacası taze ve ev yapımı herşey bebekler için çok yararlı. Benim yaptığımı sevmiyor, aç kalacak diye düşünüp hazır mamaları tercih etmeyin. Az yese de üzülmeyin. Yediği her kaşığı vitamin gibi düşünün.
8. Her gün 500 ml sütü ihmal etmeyin:
     Anne sütü verenler sütleri yettiğince iki yaına kadar anne sütüne devam etmeli. Anne sütü almayan bebekler için de günde 2 bardak yani 500 ml süt alımı çok önemli. Süt sevmiyorsa yoğurt,peynir gibi gıdalarla takviye yapın ama ne olursa olsun günde en az ik, üç defa süt teklif edin,içmesi için çablayın. 1 yaşından küçükse içine pekmez, 1 yaş üstüyse bal koyabilirsiniz. Biberon,suluk hatta pipet,içmmesi için her yolu deneyin.
9. Stres yapmayın,rahat olun.
    Bu belki de en zoru ama bebekler bizim stresimizi,gerginliğimizi hissediyorlar. Yemek yedirirken yutması için gözünün içine bakmayın,o an sanki dünyanın en önemli işini yapıyor gibi davranmayın çünkü bu tür tutumlar çoğunlukla bebeklerin daha da inatlaşmasına neden oluyor.
10. Kendi kendine yemesine izin verin:
      Sürekli kendi başına birşeyler yemesi için teşvik edin. Eline meyve,bisküvi falan verin. Biraz büyüdüğünde kaşıkla kendi başına yemesi için teşvik edin. Kendi kendine yemek hoşuna gidebilir. Birşeyler başarmak bütün çocukları kamçılar.
   Şimdilik önerilerim bunlar. Sizlerin de ekleyeceğiniz birşeyler olursa seve seve paylaşırım. Umarım yazdıklarım biraz olsun yardımcı olur sizlere. Sevgiler.

16 Haziran 2012 Cumartesi

Tanışma

Merhaba,

Uzun zamandır aklımda blog açmak vardı ama bir türlü gerçekleştiremedim. Kısmet bugüneymiş. Kendimi özetlemem gerekirse iletişim mezunuyum,editörüm. 16 aydır da anneyim. Bence -çok klişe olacak ama- her kadının hayatı annelik öncesi ve annelik sonrası olarak ikiye ayrılıyor. Anne olduktan sonra benim de hayata bakışım çoğu kadın gibi değişti. Uzun zamandır bu değişime dair içimde biriktirdiklerimi,hayatın bana getirdiklerini paylaşmak istiyorum.

Umarım yazdıklarım,paylaştıklarım bir yerden yakalar sizleri

Sevgiler